SAT-KİRALA-GERİ AL İŞLEMİNDE ÖZELLİK ARZ EDEN MUHASEBE KAYITLARI VE İŞLEMLER
SAT-KİRALA-GERİ AL İŞLEMİNDE ÖZELLİK ARZ EDEN MUHASEBE
KAYITLARI VE İŞLEMLER
Doç
Dr. Ayşe PAMUKÇU
Marmara Üniversi İşletme Fakültesi
Öğretim Üyesi
Güray
ÖĞREDİK
Serbest Muhasebeci Mali Müşavir
MAZARS DENGE, Direktör
(Lebib Yalkın Mevzuat Dergisi, Ekim 2017 sayısında yayınlanmıştır.)
ÖZET
Uygulamada “sat-kirala-geri al” olarak
adlandırılan, işletmelerin sahip oldukları taşınır veya taşınmaz malları
finansal kiralama şirketlerine geri alım şartı ile devredip sonrasında
kiralamaları işlemlerinde Maliye Bakanlığı tarafından Kurumlar Vergisi Kanunu
Genel Tebliğinde (KVKGT) yapılan düzenlemelere istinaden özellik arz eden bazı
muhasebe işlemlerine dikkat edilmesi gerekmektedir. Bunlardan, satış kazancının
fon hesabına alınması şekli ve zamanı, işleme konu varlıklar üzerinden gerek
kira süresi boyunca gerekse kira süresi bitip varlıklar devralındıktan sonraki
dönemde ayrılacak amortismanın bir kısmının fon hesabından mahsubu ve bu iki
konu ile bağlantılı olarak işlemin yapıldığı ilk yıl ortaya çıkan fon hesabına
alınan kazancın yıl sonu itibariyle ve yıllık Kurumlar Vergisi Beyannamesinde
tam olarak gösterilmesi zorunluluğu ile taşınmazın amortismanının bir kısmının
fon hesabından mahsup edilmesi zorunluluğu karşılığında sözleşmenin ilk yılına
isabet eden amortismanın ne şekilde muhasebeleştirilmesi gerektiğine dair
uygulamada oluşan tereddütler, işleme konu varlıkların edinildikleri tarihte
yüklenilen ve finansal kiralama şirketine devir tarihi itibariyle indirim
yoluyla giderilemeyen KDV’nin akıbeti, istisna kapsamında yapılan işlemler
sonucunda oluşan giderlerin kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate
alınmasının istisna uygulamasının özüne ve amacına aykırılığı ve bu konulardaki
açıklamalarımız ile çözüm önerilerimiz yazımızın konusunu oluşturmaktadır.
Anahtar
Sözcükler: Sat-kirala-geri
al, finansal kiralama, özel fon, amortisman,
1.
GİRİŞ
Uygulamada “sat-kirala-geri al” olarak
adlandırılan, işletmelerin sahip oldukları taşınır veya taşınmaz varlıkları finansal
kiralama şirketlerine geri alım şartı ile devredip sonrasında kiralanması
işlemi vergi mevzuatımızda ilk olarak Kurumlar Vergisi Kanunu’nun (T.C.
Yasalar, 21.06.2006) (KVK) 5. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendine 6111
sayılı Kanun ile 25.2.2011’den itibaren yürürlüğe girmek üzere “parantez içi
hüküm” şeklinde eklenerek yerini almış, söz konusu parantez içi hüküm 6728
sayılı Kanun (T.C. Yasalar 09.08.2016) ile 09.08.2016’dan itibaren geçerli
olmak üzere yürürlükten kaldırılmış, aynı 6728 sayılı Kanun ile sat-kirala-geri
al işlemleri KVK’nun 5. maddesinin birinci fıkrasında (j) bendinde yeniden
düzenlenmiştir.
6728 sayılı Kanunun 56. maddesinin
birinci fıkrasının (b) bendinin birinci alt bendiyle KVK’nun 5. maddesinin
birinci fıkrasına eklenen (j) bendinde düzenlenen bu istisna, 02.08.2013 tarihinden
itibaren yapılan işlemlere uygulanmak üzere yayını tarihinde (09.08.2016’da)
yürürlüğe girmiştir. Bir diğer ifadeyle, uygulamada geçmişte (25.02.2011-09.08.2016
arasında) yapılmış tüm işlemleri ve bunlara bağlı vergileme işlemleri ile
muhasebe kayıtlarını olumsuz anlamda etkileyecek geriye dönük bir düzenleme
yapılmıştır. Ancak bu geriye dönük düzenlemeye uygulamada çok fazla bir tepki
gelmemiştir. Tepkinin bu kadar az olmasının nedeni sat-kirala-geri al
işlemlerinin ülkemizde henüz çok yaygın bir şekilde uygulanmıyor olması
olabilir.
KVK’nun 5. maddesinin birinci fıkrasının
(j) bendinde yapılan düzenlemeye ilişkin olarak 1 Seri No.lu KVKGT’ne (Maliye
Bakanlığı, 03.04.2007) 11 Seri No.lu KVKGT (Maliye Bakanlığı, 31.12.2016) ile
“5.15. Sat-kirala-geri al işlemlerinden doğan kazançlarda istisna uygulaması”
başlıklı yeni bir bölüm eklenmiştir. Bu bölümde istisna uygulaması, satış
kazancının fon hesabına alınması şekli, zamanı ve kazancın fon hesabında tutulması,
işleme konu varlıklar üzerinden gerek kira süresi boyunca gerekse kira
süresinin sonunda varlıkların geri alınmasından sonra kiracılar tarafından
hesaplanacak amortismanlara dair (amortisman tutarının bir kısmının fon
hesabından mahsup edilmesi gibi) özel düzenlemeler, işleme konu varlıkların
edinildikleri tarihte yüklenilen ve finansal kiralama şirketine devir tarihi
itibariyle indirim yoluyla giderilemeyen KDV hakkında yapılacak işlemler
uygulamada muhasebe kayıtları ve vergilendirme işlemleri açısından dikkat
edilmesi gereken özellikli hususlar ve KVK’nun 5. Maddesinin 3. Fıkrasında yer
alan hüküm nedeniyle istisna işlem kapsamında oluşan giderlerin kanunen kabul
edilmeyen gider olarak değerlendirilmesinde dikkat edilmesi gereken konular oluşturmuştur.
Aşağıda bu konular başlıklar halinde işlenecektir.
2.
SAT-KİRALA-GERİ AL İŞLEMİNDE SATIŞ KAZANCININ TESPİTİ VE MUHASEBELEŞTİRİLMESİ
Bu başlık altında çok fazla ayrıntıya girmeden
konuyu bir örnek ile açıklamak istiyoruz.
Mükellef (AG) A.Ş., finansal kiralama
şirketi ile Mayıs 2017’de imzaladığı sözleşmeye istinaden, sahip olduğu ve
defter kayıtlarında maliyet bedeli 4.000.000 TL olarak gözüken ve 2000 yılından
bu sana sahip olduğu fabrika binasını, finansal kiralama şirketine 12.000.000
TL bedel karşılığında devretmiştir. Bu bina için defter kayıtlarında bu güne
kadar 2.720.000 TL amortisman ayrılmıştır.
--------------------------------------
2017 -----------------------------------
120 ALICILAR 12.000.000
257 BİRİKMİŞ AMORTİSMANLAR
2.720.000
252
BİNALAR 4.000.000
679
DİĞER OLAĞANDIŞI 10.720.000
GELİR VE KARLAR
-------------------------------------- /
-----------------------------------------
3.
SATIŞ KAZANCININ FON HESABINA ALINACAĞI ZAMAN, YILLIK BEYANNAMEDE VE KÂR
DAĞITIM TABLOSUNDA GÖSTERİMİ
1 Seri No.lu KVKGT’nde aşağıdaki
düzenleme yer almaktadır.
“5.15.3.2.
Satış kazancının özel fon hesabında tutulması
İstisnaya konu edilecek satış kazancı,
satış işlemi ile birlikte doğacağından,
satış işlemi ister peşin isterse vadeli olarak yapılmış olsun istisna, satışın yapıldığı dönemde
uygulanacaktır.
Bu varlıkların satışından elde edilecek
istisna kazancın, kiracı tarafından pasifte özel bir fon hesabına alınması
gerekmektedir. Bu çerçevede, fon hesabına alınma işleminin,
kiracılarca varlıkların kiralayanlara satışının
yapıldığı yılı izleyen hesap döneminin başından itibaren kazancın beyan edildiği döneme ait
kurumlar vergisi beyannamesinin verildiği tarihe kadar yapılması gerekmektedir.
Dolayısıyla, istisna kazanç tutarı,
satışın yapıldığı dönemin genel sonuç hesaplarına yansıyacak olup kurumlar
vergisi beyannamesinin ilgili satırında gösterilmek suretiyle istisnadan
yararlanılabilecektir. Anılan istisnadan
geçici vergi dönemleri itibarıyla da yararlanılması mümkün olup belirtilen
süre zarfında söz konusu kazancın fon hesabına alınmaması durumunda, kurumlar
vergisi beyannamesinde istisnadan yararlanılabilmesi mümkün olmadığı gibi
geçici vergi dönemleri itibarıyla yararlanılan istisna nedeniyle zamanında
tahakkuk ettirilmeyen vergilerden kaynaklanan vergi ziyaı cezası ve gecikme
faizi ayrıca aranacaktır.
İstisna, satış kazancının %100’üne
uygulandığından, kazancın tamamı fon hesabına alınacaktır.”
Bu düzenlemeye göre, bir önceki bölümde
yer verilen örnekte oluşan satış kazancı (10.720.000 TL), mükellef (AG)
A.Ş.’nin 31.12.2017 tarihi itibariyle çıkarılacak mizanında ve gelir tablosunda
679-Diğer Olağandışı Gelir ve Karlar Hesabında gözükecektir. Dolayısıyla
dönemin ticari kazancına ve tabii ki kurumlar vergisine esas kazaca da dahil
edilmiş olacaktır. Ancak kurumlar vergisi beyannamesinde “zarar olsa dahi
indirilecek indirim ve istisnalar” bölümünde “355” istisna kodlu satırda
istisna olarak beyan edilecek ve kurumlar vergisi matrahı tespitinde vergiye
esas kazançtan indirilecektir.
Uygulamada kimi zaman devir işleminin
yapıldığı yıl içinde kazancın direkt 549-Özel Fonlar Hesabına alındığı
görülebilmektedir. (Bu tarz hatalı kayıtlara, benzer şekilde işlem yapılması
gereken, KVK’nun 5/1-e bendindeki taşınmazların satışında karşılaşılmaktadır.)
Eğer yıl içinde kazanç direkt 549-Özel Fonlar Hesabına alınırsa, dönem sonunda
ticari kazanç içinde yer almayan bu tutar kadar kurumlar vergisi beyannamesi
üzerinde Kanunen Kabul Edilmeyen Gider (KKEG) tutarını arttırmak gerekecektir.
Aksi halde, 355 kodlu istisna satırına söz konusu kazancı yazma imkânı
olmayacak; diğer bir ifadeyle bu istisna rakamın mahsup edileceği indirime esas
tutara ulaşılmayacaktır. Tabii ki KKEG rakamının fiktif şekilde arttırılması
doğru olmadığı gibi, böyle bir kayıt ve gösterim şekli KVKGT ile yapılan
düzenlemeye de aykırılık teşkil etmektedir.
Mükellef (AG) A.Ş., 2018 yılı Nisan
ayında kurumlar vergisi beyannamesini vermeden önce, söz konusu kazanç rakamını
2017 yılı kârı içinden çekerek 549-Özel Fonlar Hesabına almak zorundadır. Aksi
halde istisna uygulamasına dair önemli bir şart ihlal edilmiş olacaktır.
Mükellefin 2017 yılında vergi sonrası net kârının 15.000.000 TL olduğunu
varsayalım.
------------------------------------------
2018 -------------------------------------------
590 DÖNEM NET KARI 15.000.000
570
GEÇMİŞ YILLAR KARLARI 4.280.000
549
ÖZEL FONLAR 10.720.000
---------------------------------------------
/ ---------------------------------------------
Söz konusu 10.720.000 TL kazanç 2017
yılına dair kâr dağıtım tablosunda “İşletmede
Bırakılması ve Tasarrufu Zorunlu Yasal Fonlar” satırında gösterilmek
suretiyle, kâr dağıtımına konu edilebilecek rakamdan düşülecektir.
4.
AMORTİSMAN UYGULAMASI
1 Seri No.lu KVKGT’nde konu hakkında
aşağıdaki düzenleme yer almaktadır.
“5.15.3.3.
Fon hesabında tutulan kazancın işletmeden çekilmemesi
Fon hesabına alınan kazanç tutarı kiracı
tarafından sadece, gerek kira süresi boyunca gerekse kira süresinin sonunda varlıkların
geri alınmasından sonra bu varlıklar için ayrılacak amortismanların (bu varlıkların kiralayan kurumlara
devrinden önce kiracıdaki net bilanço aktif değerine isabet eden amortismanlar
hariç) itfasında
kullanılabilecektir.
Ancak,
fon hesabına alınan kazanç tutarının bunun dışında, başka bir hesaba
nakledilmesi, işletmeden çekilmesi veya dar mükellef kurumlarca ana merkeze
aktarılması ya da kurumun tasfiyesi halinde (bu Kanuna göre yapılan devir ve
bölünmeler hariç), istisna uygulanması nedeniyle zamanında tahakkuk
ettirilmeyen vergiler, vergi ziyaı cezası ve gecikme faizi ile birlikte tahsil
edilecektir.
Sat-kirala-geri al işlemine konu edilen
varlıklara ilişkin olarak gerek kira süresi boyunca gerekse kira süresinin
sonunda varlıkların geri alınmasından sonra kiracılar tarafından hesaplanacak
amortismanların, kiralayan kurumlara devrinden önce (birden fazla kere
sat-kirala-geri al işlemine konu edilen varlıkların ilk kez devrinden önce) ilgili
varlığın kiracıdaki net bilanço aktif değerine isabet eden kısmı kurum
kazancının tespitinde dikkate alınabilecek, kalan kısmı ise sadece özel
fon hesabından mahsup edilebilecektir.”
Bu düzenlemeye, yukarıda işlediğimiz
örnekten hareket edecek olursak, mükellef (AG) A.Ş., kiralama süresi boyunca
ilgili varlığın amortismana tabi iktisadi kıymeti üzerinden hesaplayacağı
toplam amortisman giderinin sadece [(4.000.000 – 2.720.000) x %4] = 51.200
TL’sini amortisman gideri olarak muhasebeleştirecek, kalan kısmını ise fon
hesabına alınan tutardan mahsup edecektir. Amortisman hesaplamalarına yönelik
gider yazılmayacak tutara dair kısıtlama yasa metninde de yer almaktadır.
(KVK’nın 5. maddesinin birinci fıkrasının (j) bendinin ikinci alt bendi.)
Konuyu bir örnek ile daha fazla somutlaştırmak
istiyoruz. Mükellef (AG) A.Ş., finansal kiralama şirketi 4 yıllık bir kiralama
sözleşmesi yapmış olsun. 12.000.000 TL satış bedeli karşılığında finansal
kiralama şirketine ödenecek taksitler toplamının (faizler dahil) 15.000.000 TL
olacağını varsayalım. Bu durumda faiz olarak görülmesi gereken 3.000.000 TL’nin
ise 2017 yılın isabet eden taksitlerdeki kısmının 600.000 TL, takip eden
yıllara isabet eden faizlerin ise 2.400.000 TL olduğunu kabul edelim. Diğer bir
varsayım olarak ise, ilk yıla isabet eden ana para + faiz toplamı şeklindeki
taksitler toplamının 3.000.000 TL, diğer yıllara isabet eden taksitler
toplamının ise 12.000.000 TL olduğunu kabul edelim. Bu varsayımlara göre
finansal kiralama sözleşmesinin VUK’nun mükerrer 290. maddesine ve tekdüzen
hesap planına göre aşağıdaki şekilde muhasebeleştirilmesi gerekmektedir.
-----------------------------------------
/ ---------------------------------------------
260 HAKLAR 12.000.000
302 ERTELENMİŞ FİNANSAL KİRALAMA 600.000
BORÇLANMA MALİYETLERİ
402 ERTELENMİŞ FİNANSAL KİRALAMA 2.400.000
BORÇLANMA MALİYETLERİ
301
FİNANSAL KİRALAMA 3.000.000
İŞLEMLERİNDEN BORÇLAR
401
FİNANSAL KİRALAMA 12.000.000
İŞLEMLERİNDEN BORÇLAR
---------------------------------------
/ -----------------------------------------------
VUK Mükerrer 290. Maddenin ikinci
fıkrasına göre, “kiracı tarafından
aktifleştirilen finansal kiralamaya konu iktisadî kıymeti kullanma hakkı,
Kanunun mükerrer 298. maddesi ve üçüncü kitabının üçüncü kısmının birinci
bölümünde kiralama konusu iktisadî kıymet için belirlenmiş esaslar çerçevesinde
yeniden değerlemeye ve amortismana tâbi tutulur.” Diğer bir ifadeyle, kira
sözleşmesi esas alınmaz, kiralamaya konu varlıklar için normal şartlarda
iktisap edildiklerinde hangi süre üzerinden amortisman ayrılması gerekiyor ise
bu süre üzerinden amortisman ayrılır. Örneğimizde fabrika binası söz konusu
olduğuna göre ve normal amortisman seçildiği kabulünden hareketle uyulması
gereken amortisman oranı % 4 olacaktır.
Diğer taraftan, VUK’nun ve ilgili genel
tebliğlerin genel düzenlemelerinden hareketle (ve bu yöndeki özelgeler de
dikkate alındığında), finansal kiralama sözleşmelerinde sözleşmenin ilk yıla
isabet eden faiz giderleri ile kur farkı giderlerinin sabit kıymetin maliyet
bedeline dahil edilmesi gerekmektedir. Bu durumda yukarıda 302-Ertelenmiş
Finansal Kiralama Borçlanma Maliyetleri hesabına kaydedilen 600.000 TL faizin,
her bir taksit ödeme işleminde 780-Finansman Giderleri Hesabına dahil,
260-Haklar Hesabına alınması gerekecektir. 31.12.2017 itibariyle amortismana
tabi tutulacak maliyet bedeli 12.600.000 TL olacaktır. Bu tutar üzerinden
amortisman gideri 504.000 TL hesaplanacaktır.
İşte yukarıda yer verdiğimiz 1 Seri
No.lu KVKGT’nin 5.15.3.3 no.lu bölümünde
yer verilen düzenlemeye göre, bu amortisman rakamının sadece 51.200 TL’si gider
olarak kayıtlara alınacak, geriye kalan 452.800 TL ise gider yazılmayarak fon
hesabından düşülecektir.
4.1.
Fon Hesabından Düşülmesi Gereken İlk Yıla İsabet Eden Amortismanın Aktif Geçici
Bir Hesapta İzlenmesi Gerekliliği
Burada şöyle ilginç bir durum ortaya
çıkmaktadır. Yukarıda (3) no.lu bölümde yer verdiğimiz 1 Seri No.lu KVKGT’nin
5.15.3.2 no.lu bölümündeki düzenlemelere göre, 31.12.2017 itibariyle 549-Özel
Fonlar Hesabında bir bakiye gözükmeyecektir. Satış kazancının tamamı 679-Diğer
Olağandışı Gelir ve Karlar Hesabında yer alacaktır. Fon hesabına alınma işlemi
2018 yılında yapılmak durumundadır. Bu durumda, 2017 yılında gider yazılmaması
gereken 452.800 TL amortisman hangi hesapta muhasebeleştirilecektir?
Bize göre, 280-Gelecek Yıllara Ait
Giderler Hesabı kullanılabilir. Böylece söz konusu tutar genel tebliğdeki
düzenlemeye uygun şekilde gider yazılmamış olur. 2018 yılında ise 549-Özel
Fonlar hesabından mahsup edilmek suretiyle tebliğdeki düzenlemenin lafzına
uygun hareket edilmiş olunabilir.
--------------------------------------------
2017 --------------------------------------------
730 GENEL ÜRETİM GİDERLERİ 51.200
280 GELECEK YILLARA AİT GİDERLER 452.800
268
BİRİKMİŞ AMORTİSMANLAR 504.000
--------------------------------------------
2018---------------------------------------------
549 ÖZEL FONLAR 452.800
280
GELECEK YILLARA AİT GİDERLER 452.800
--------------------------------------------
/ -------------------------------------------------
280-Gelecek Yıllara Ait Giderler hesabının
adına yer alan “gider” ifadesi nedeniyle ve söz konusu tutarın gider
yazılmayacak bir tutar olmasından hareketle, bu tutarın başka bir hesapta
(örneğin: 297-Diğer Çeşitli Duran Varlıklar Hesabı) muhasebeleştirilmesi
gerektiği görüşü de oluşabilir. Elbette bu mümkündür. Burada vergi mevzuatına
uyum açısından muhasebe kayıtlarında asıl olan bu tutarın gider yazılmaması,
aktif geçici bir hesapta muhasebeleştirilmesidir.
4.2.
Kira Sözleşmesi Sonrasında Varlık Devralındıktan Sonra Dahi Amortismanın Tamamı
Gider Yazılamayacaktır
Genel tebliğin 5.15.3.3 no.lu bölümünde
düzenlendiği üzere, fon hesabına alınan kazanç tutarı kiracı tarafından sadece,
gerek kira süresi boyunca gerekse kira
süresinin sonunda varlıkların geri alınmasından sonra bu varlıklar için
ayrılacak amortismanların (bu varlıkların kiralayan kurumlara devrinden önce
kiracıdaki net bilanço aktif değerine isabet eden amortismanlar hariç)
itfasında kullanılabilecektir.
Bu düzenlemeye göre, örneğimiz üzerinden
açıklamalara devam edecek olursak, sözleşmenin 4. yılı tamamlandığında (2021
Mayıs) ve varlık geri alındıktan sonra dahi ayrılacak amortismanların tamamı
gider yazılmayacak; sadece sat-kirala-geri al sözleşmesi öncesinde, kiralayan
nezdindeki net defter değeri (1.280.000 TL) üzerinden hesaplanacak tutar (51.200
TL) amortisman gideri olarak kaydedilebilecek, yıllık amortisman tutarının
(12.600.000 x % 4 = 504.000 TL’nin) 452.800 TL’si 549-Özel Fonlar Hesabından
düşülmeye devam edilecektir.
Bu örneğe göre, fabrika binasının
faydalı ömrü 25 yıldır. Fon hesabına ise ilk yıl alınan tutar 10.720.000
TL’dir. Her yıl 549-Özel Fonlar hesabından 452.800 TL düşülmesi durumunda
yaklaşık 23-24 yıl sonra şu soru ile karşılaşılacaktır; 549-Özel Fonlar
hesabının bakiyesi sıfırlandığı tarihten itibaren, hesaplanan amortisman tutarlarının
tamamı gider yazılabilecektir? Her ne kadar genel tebliğde bu kadar uzun bir
süre sonrası düşünülerek bir açıklama yapılmamış olsa da, genel kurallardan ve
muhasebe mantığından hareketle bu soruya vereceğimiz cevap evet olmaktadır.
Dikkat çekmek istediğimiz bir diğer
husus ise, söz konusu fon hesabı genel tebliğde de ifade edildiği üzere “sadece” yukarıda açıkladığımız şekilde
kullanılabilecek olup; benzer uygulamalarda yer verilen sermayeye ilave edilebilmesi
imkanı bu yasal düzenleme açısından geçerli değildir.
5.
İNDİRİM YOLUYLA GİDERİLEMEYEN KDV
Bilindiği gibi sat-kirala-geri al
işlemleri KDV Kanunu (T.C. Yasalar, 02.11.1984) 17/4-y bendi hükmüne göre
KDV’den istisnadır. Söz konusu bent şu şekildedir: “21/11/2012 tarihli ve 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve
Finansman Şirketleri Kanunu kapsamında;
finansal kiralama şirketleri, katılım bankaları ile kalkınma ve yatırım
bankalarınca bizzat kiracıdan satın alınıp geriye kiralanan her türlü taşınır
ve taşınmazlara uygulanmak üzere ve kiralamaya konu kıymetin mülkiyetinin
sözleşme süresi sonunda kiracıya devredilecek olması koşulu ile kiralamaya konu
taşınır ve taşınmazın kiralayana satılması, satan kişilere kiralanması ve
devri. İstisna kapsamında, finansal kiralama şirketleri, katılım bankaları ile
kalkınma ve yatırım bankalarına devredilen her türlü taşınır ve taşınmaz malların iktisabında yüklenilen ve devrin
yapıldığı döneme kadar indirim yoluyla giderilemeyen katma değer vergisi,
devrin yapıldığı hesap dönemine ilişkin gelir veya kurumlar vergisi matrahının
tespitinde gider olarak dikkate alınır.”
Yukarıda ilgili bölümlerde işlediğimiz
örnekten hareketle, mükellef (AG) A.Ş.’nin söz konusu taşınmazı iktisap ettiği
tarihte (bu binayı başka bir vergi mükellefinden satın aldığı varsayımıyla)
191-İndirilecek KDV hesabına kaydettiği tutarlar toplamının 720.000 TL olduğunu
kabul edelim ve o tarihten bu yana 190-Devreden KDV Hesabının bakiyesinin her
ay sonu itibariyle hiçbir zaman bu tutardan daha az bir seviyede
gerçekleşmediğini varsayalım. Bu durumda sözleşmenin imzalandığı ve devir
işleminin gerçekleştiği dönemde (2017/Mayıs) bu tutarın indirimler arasından
çıkartılarak (ilave edilecek KDV şeklinde beyan edilmek suretiyle) gider
yazılması gerekecektir. Muhasebe kaydı aşağıdaki gibi olacaktır.
------------------------------------------
2017/Mayıs ------------------------------------------
689 DİĞER OLAĞANDIŞI GİDER VE ZARARLAR 720.000
391
HESAPLANAN KDV 720.000
------------------------------------------------
/ --------------------------------------------------
Bu KDV’nin 1 No.lu KDV beyannamesinde “Daha önce indirim konusu yapılan KDV’nin
ilavesi” adlı satır yerine, “Diğer
işlemler” bölümünde “503 –
Amortismana Tabi Sabit Kıymet (Taşınmaz, Taşıt Araçları, Demirbaş, Makine ve
Teçhizat v.b.) Satışları” kodlu ve isimli satırda beyan edilmesinin daha
uygun olacağı kanaatindeyiz.
Bu işlemde dikkat edilmesi gereken
husus, işleme konu varlık nedeniyle geçmişte ödenen KDV’nin, finansal kiralama
şirketine devir yapılan tarih itibariyle kısmen ya da tamamen hâlâ mükellefin
üzerinde bir yük olarak (Devreden KDV hesabı içinde) bulunmasıdır. Yukarıdaki
örneğe göre, mükellef (AG) A.Ş., taşınmazı iktisap ettiği 2000 yılı sonrasında
herhangi bir yılın herhangi bir ayında Ödenecek KDV beyan etmiş olsaydı, söz
konusu KDV üzerinden yük olarak kalmış olmayacağından yukarıdaki açıklanan
şekilde bir KDV düzeltim (indirim iptali) işlemi yapılmasına gerek bulunmayacaktı.
Eğer mükellef aradan geçen sürede sürekli Devreden KDV beyan etmiş, varlığın
devir tarihi itibariyle ise 190-Devreden KDV Hesabı bakiyesi 300.000 TL
olsaydı, bu durumda bu bakiyenin tamamı için yukarıda açıklanan şekilde KDV
beyan edilmek suretiyle indirim iptali yapılması gerekirdi.
6.
SAT-KİRALA-GERİ AL SÜRECİNDE DEVİR İŞLEMLERİNE BAĞLI OLARAK OLUŞAN GİDERLERİN
KKEG OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ
1 Seri No.lu KVKGT’nin “5.17. Kurumlar vergisinden istisna edilen
kazançlara isabet eden giderlerin diğer kazançlardan indirilememesi”
başlıklı bölümünde aşağıdaki açıklamalar yer almaktadır.
“Kurumlar
Vergisi Kanununun 5. maddesinin üçüncü fıkrasında, iştirak hissesi alımıyla
ilgili finansman giderleri hariç olmak üzere, kurumların kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlarına ilişkin
giderlerinin veya istisna kapsamındaki faaliyetlerinden doğan zararlarının,
istisna dışı kurum kazancından
indirilmesinin kabul edilmeyeceği hükmü yer almaktadır.
Maddenin
üçüncü fıkrası hakkında, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul edilen
değişiklik önergesinin gerekçesinde, “…Kurumlar vergisinden istisna edilen
kazançların elde edilmesi sırasında zarar doğması halinde bu zararlar gider
fazlalığından kaynaklandığı için istisna kapsamındaki faaliyetlerden doğan
zararların da giderlerde olduğu gibi kurum kazancından indirilmemesi gerekir.
Dolayısıyla, kurumlar vergisinden
istisna edilen kazancın elde edilmesi sırasında giderlerin yanı sıra gider
fazlalığından doğan zararlar da aynı kapsamda değerlendirilerek konuya
ilişkin düzenleme önerilmektedir.” denilmiştir.
Dolayısıyla,
söz konusu hüküm Kurumlar Vergisi Kanunu ile özel kanunlarda yer alan kurumlar
vergisinden müstesna kazançları kapsamaktadır. İştirak hisseleri alımıyla
ilgili finansman giderleri hariç olmak üzere, kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlara ilişkin giderlerin
kanunen kabul edilmeyen gider olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Aynı
şekilde, kurumlar vergisinden istisna edilen kazançların elde edilmesi
sırasında zarar doğması halinde bu zararların da istisna kapsamı dışındaki
gelirlerden indirilmemesi gerekmektedir.
Kanunun
anılan hükmü, kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlara ilişkin olarak
yapılan giderlerin, kurumun vergiye tabi diğer kazanç tutarının tespitinde
kurum kazancını azaltıcı veya kurum zararlı ise bu zararı artırıcı bir unsur
olarak indirim konusu yapılamayacağını ifade etmektedir. Bu nedenle, bu
gelirlerin elde edilmesi için yapılan giderlerin sadece kurumlar vergisinden
istisna edilen söz konusu kazançların tespitinde indirim konusu yapılacağı
tabiidir.”
Bize göre, istisna kapsamına alınmış bir
işlem nedeniyle kazanç oluşması durumunda bu kazanç vergiden istisna
tutuluyorsa, bu işlem nedeniyle oluşan giderlerin vergiye tabi kazançtan
düşürülmemesi mantıklı bir yaklaşım olmakla birlikte; istisna kapsamındaki
işlemlerin gerçekleştirilebilmesi için yapılması zorunlu (örneğin tapu
harçları) masrafların da KKEG olarak dikkate alınmak zorunda kalınması bizce
hatalı ve haksız bir düzenlemedir. Bize göre yasa metninde, istisna
kapsamındaki işlemlerin gerçekleştirilebilmesi için katlanılması “zorunlu”
masraflar için özel bir hüküm (iştirak hissesi alımındaki finansman
giderlerinde olduğu gibi özel bir hüküm) tesis edilmesi daha doğru ve adaletli
bir yaklaşım olacaktır.
Konuyu bir önceki bölümde, KDV Kanunu
kapsamında yer verilen, devir tarihi itibariyle halen Devreden KDV içinde yer
alan KDV’nin düzeltilmesine ilişkin hükümler kapsamında da ele alacak olursak,
KDV Kanununun indirimler arasından çıkartılarak gider yazılmasına dair hüküm
içeren bir düzenlemesi varken, bu işlem nedeniyle beyan edilen KDV’nin diğer
bir yasa kapsamında (KVK’nın 5/3 maddesi) KKEG olarak değerlendirilecek olması,
yasalar arasında bir kopukluk, mükellefe tanınan istisnaya dair düzenlemeler
için ilgili yasalar arasında bir koordinasyonsuzluk olarak görmekte olduğumuzu
ifade etmek isteriz. Kanun koyucunun “aynı işleme dair” oluşan gideri bir
yasada vergiye tabi kazançtan indirilebilecek bir gider olarak kabul ederken
bir başka yasada KKEG olarak kabul etmesi tutarsızlıktır. Tabii burada
düzeltilecek KDV’nin KVK Madde 5/3’de yer verilen ifadesi ile “kurumlar vergisinden istisna edilen kazanca
ilişkin gider” olup olmadığı farklı değerlendirmelere açık olabilir.
Her ne kadar yasal düzenlemeye
katılmıyor olsak bile, uygulamada mükelleflerin bu düzenlemeye dikkat etmesi
gerekmektedir. Sat-kirala-geri al sürecinde oluşan finansal kiralama şirketin
varlıkların devri ve daha sonra bu varlıkların geri alınması işlemlerinde
oluşan giderlerin (tapu harçları, KDV indirim iptali için beyan edilen KDV,
sözleşme damga vergileri, noter masrafları…v.b.) KKEG olarak dikkate alınması
gerekir düşüncesindeyiz.
7.
SONUÇ
Yazımızda, KVK’nun 5. Maddesinin birinci
fıkrasının (j) bendinde düzenlenen sat-kirala-geri al işlemine yönelik istisna
hükümleri ve bu hükümlerin uygulanmasına dair genel tebliğ düzenlemeleri
incelenmiş, satış kazancının fon hesabına alınma şekli ve zamanı ile bu fon
hesabından mahsup edilecek amortisman tutarının hesabı, sözleşmenin ilk yılında
fon hesabından mahsup edilmesi gereken amortisman tutarının ne şekilde
muhasebeleştirilmesi gerektiği, işlemin ilgili yıl kâr dağıtım tablosuna
etkisi, KDV yönünden devir tarihi itibariyle hâlen yüklenilen bir KDV mevcutsa
bunun nasıl indirimler arasından çıkarılması gerektiği gibi özellikli hususlar
muhasebe kayıt şekilleri ile birlikte ele alınarak incelenmiştir.
Özellikle belirtmek isteriz ki, yasa metninde
de yer verilen amortisman tutarlarının bir kısmının gider yazılmayarak fon
hesabından mahsup edilmesine dair düzenlemenin dahi (09.08.2016’da 02.08.2013’den
itibaren yapılan işlemlere geçerli olmak üzere) geriye dönük olarak yürürlüğe
girmiş olması uygulamada yıllık vergi beyanlarını ve amortisman kayıtlarını son
derece karıştıran bir yaklaşım olmuştur. Genel tebliğde geçmişe dönük
işlemlerde ne gibi düzeltmeler yapılması gerektiğine dair açıklamalara yer
verilmemiş olması ise –her ne kadar genel kurallardan hareketle yapılabilecekler
belli olsa da- bizce önemli bir eksikliktir. Bize göre, geriye dönük bu
düzenleme nedeniyle geçmiş dönem beyanlarını düzeltmek zorunda kalan
mükelleflerin çıkması olası ek vergi ödemelerinin cezasız ve faizsiz tahakkuk
ettirilmesi gerekir. Aksi bir durum adaletsizlik olacaktır. Tabii bu amortisman
giderlerinin bir kısmının (ki, uygulamada bu işlemin tercih edilmesinin en
önemli nedeni uzun yıllardır aktife kayıtlı bazı varlıkların bu işlem sayesinde
daha güncel ve yüksek bir tutardan yeniden aktife alınabilmesi, daha yüksek
amortisman gideri yazılabilmesi ve bilançonun özvarlıklarında iyileşme
sağlanması idi) gider yazılamaması yönündeki düzenleme sat-kirala-geri al
işlemlerine olan ilgiyi –ciddi bir vergisel avantaj ortadan kaldırıldığı için-
önemli ölçüde azaltmıştır da diyebiliriz. Bununla birlikte, amortisman
giderindeki bu hususu önemli görmeyip, bilançosunda varlıklarının değerini
arttırmak ve buna bağlı olarak özvarlık yapısını iyileştirmek isteyen firmalar
için “sat-kirala-geri al” uygulaması elbette faydalı ve olumlu bir
düzenlemedir. Son olarak, yasa koyucu tarafından mükellefe bir işlemin istisna
kapsamına alınmak suretiyle vergisel avantaj yaratılmak istenmesi durumunda,
ilgili yasalar arasında gerekli koordinasyonun kurulması ve bir gider bir yasada
vergiye tabi kazançtan indirilebilecek bir gider olarak görülürken bir başka
yasada KKEG olarak görülmesi şeklinde tutarsız düzenlemeler yapılmaması
gerektiği kanaatinde olduğumuzu yinelemek isteriz. Yazımızın ilgili bölümünde
de belirttiğimiz gibi, istisna işlemin gerçekleştirilebilmesi için katlanılması
zorunlu giderlerin KKEG olarak görülmesi, yine KDV Kanunu kapsamında yapılması
zorunlu indirim iptali nedeniyle beyan edilecek KDV’nin KDV kanunu kapsamında
gider yazılabileceği açıkça yasa hükmüne bağlanmışken, KVK kapsamında bunun tam
aksi bir yönde bir düzenleme olması, istisna uygulaması ile ulaşılmak istenen
amaca ters düzenlemeler olarak değerlendirilmektedir. Nasıl ki KVK 5/3
maddesinde iştirak hissesi alımında oluşan finansman giderleri için özel bir
düzenleme yapılmış ise, diğer istisna işlemler için de katlanılması “zorunlu”
giderler için ve KDV Kanunu kapsamında yapılması zorunlu indirim iptali
düzeltmeleri kapsamında beyan edilecek KDV’ler için özel bir hüküm tesis
edilmesi gereklidir kanaatindeyiz.
Yorumlar
Yorum Gönder