MALIN MİLLİLEŞMESİNDEN SONRA OLUŞAN (KUR FARKI, FİYAT FARKI, MİKTAR FARKI GİBİ) FARKLAR KDV’YE TABİ MİDİR?

Güray ÖĞREDİK
Serbest Muhasebeci Mali Müşavir
MAZARS DENGE
Direktör

Lebib Yalkın Mevzuat Dergisi Haziran 2017 sayısında yayınlanmıştır.


ÖZET

Türkiye’de yapılan ve KDV Kanunu’nun 1. Maddesinde sayılan işlemler KDV’nin konusunu oluşturmaktadır. Bazı işlemler Kanunda belirtilmek suretiyle KDV’den istisna tutulmuştur. Bu istisnalardan birisi Kanunun 16/1-c maddesinde yer verilen, Gümrük Kanunundaki transit ve gümrük antrepo rejimleri ile geçici depolama ve serbest bölge hükümlerinin uygulandığı malların tesliminde KDV istisnası uygulanmasıdır. Özetle, yurt dışından getirdiği bir malı millileştirmeden gümrük bölgesinde (antrepoda) başka bir kişiye teslim eden mükellefin düzenleyeceği faturada KDV gösterilmeyecektir. Bu teslim vergiden istisnadır. Peki, bu teslime konu faturanın tahsilatı sırasında kur farkı oluşursa bu kur farkı KDV’ye tabi olur mu? Ya da bu teslim kaynaklı olarak sonradan fiyat farkı düzenlenirse KDV söz konusu olur mu? Ya da bu teslime konu mallar ile ilgili olarak miktarsal farklar nedeniyle fark faturası düzenlenirse KDV söz konusu olur mu? Bu sorulara cevap verebilmek için söz konusu malların alıcı tarafından gümrük bölgesinden yurt içine ithalinin (malın millileşip millileşmediğinin) yapılıp yapılmadığın kontrolü gerekir mi, ithalin olup olmamasına durumuna göre vergiyi doğuran olay değişir mi? Maliye Bakanlığı özelgelerine göre, malın millileşmesi sonrasındaki bu gibi faturalarda KDV olacaktır. Biz ise bu görüşe katılmıyoruz. Yazımızda söz konusu özelgelere ve aksi yöndeki görüşlerimize yer vereceğiz.

ANAHTAR KELİMELER

Millileşme, ithalat, antrepo, istisna, ithalat istisnası, kur farkı, fiyat farkı, miktar farkı, vergiyi doğuran olay, matraha dahil olan unsurlar, Form Ba, Form Bs,

1. GİRİŞ

Bilindiği üzere KDV Kanununun 16/1-c maddesine göre, Gümrük Kanunundaki transit ve gümrük antrepo rejimleri ile geçici depolama ve serbest bölge hükümlerinin uygulandığı malların tesliminde KDV istisnası söz konusudur. Gümrük bölgesinde bu malların teslimi sonrasında, teslim alan mükellefin bu malların kesin ithalatını yapması sırasında her türlü ithalat vergisi (KDV ve diğer vergiler) ödenmekte ve bu şekilde mallar millileşmektedir. Ancak gümrük bölgesindeki teslim işlemine bağlı olarak düzenlenen fatura sonrasında taraflar arasında gerek fatura bedelinin tahsilatı sırasında kur farkı oluşması ya da daha sonraki aşamalarda çeşitli gerekçeler ile fiyat farkı, miktar farkı gibi nedenler ile ek fatura düzenlenmesini gerektiren durumlar söz konusu olabilmektedir. İşte bu işlemlerde KDV açısından verginin doğup doğmayacağı uygulamada tereddüt yaratabilmektedir.

Maliye Bakanlığı verdiği özelgelerde, 16/1-c kapsamındaki teslimlerin vergiden istisna olduğunu, söz konusu mallar millileşmeden söz konusu olabilecek ek işlemlerde de vergi istisnasının uygulanacağını,  daha önce gümrük antrepo rejimine tabi olduğu için KDV istisnası kapsamında teslim edilen bir mal ithal edildikten sonra bu mal gümrük antrepo rejiminin uygulandığı mal olma özelliğini kaybettiğini ve bu nedenle serbest dolaşıma girmiş bir eşya olduğu, dolayısıyla daha önceki safhalarda istisna kapsamında işlem yapılsa dahi eşyanın serbest dolaşıma girişinden sonra bu eşyanın istisna düzenlemesinden kaynaklanan sonuçlardan yararlanabilmesine imkan bulunmadığı, gümrük antrepo rejimine tabi olduğu için tesliminde KDV istisnası uygulanan bir malın bedelinde bu mal millileştikten sonra meydana gelen değişikliklerin KDV Kanununun 24/c maddesine göre KDV matrahına dahil edilmesi ve bu tutarlar üzerinden genel hükümler çerçevesinde KDV hesaplanması gerektiği görüşündedir. Miktarsal farklar açısından ise, gümrüklü antrepoda Kanunun 16/1-c maddesindeki istisna kapsamında teslim edilen malın millileşmeden oluşan kilogram miktarında fazlalık veya eksiklik için KDV hesaplanması veya düzeltme yapılmasının söz konusu olmayacağı, ancak, nihai kontroller sonucu pamuğun kilogram miktarındaki fazlalık veya eksikliklerin malın millileşmesinden sonra ortaya çıkması halinde KDV Kanununun 48. maddesine göre işlem yapılması gerektiği; çünkü, gümrük antrepo rejimine tabi olduğu için KDV istisnası kapsamında teslim edilen bir mal ithal edildikten sonra bu mal gümrük antrepo rejiminin uygulandığı mal olma özelliğini kaybettiğinden, bu malın ithal edildikten sonra teslimi genel hükümlere göre KDV'ye tabi olacağı şeklinde görüş verilmektedir.

Bize göre ise, özelgelerde yer verilen görüş ve gösterilen yaklaşım, KDV Kanununun verginin konusu başlıklı 1. maddesine, vergiyi doğuran olay başlıklı 10. maddesine, teslim ve hizmet işlemlerinde matrah başlıklı 20 maddesine ve genel olarak vergi uygulamalarındaki istisna kavramının içeriğine, özüne göre hatalıdır.

2. İLGİLİ MEVZUAT

KDV Kanununun;

1/1. maddesinde; ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye'de yapılan teslim ve hizmetlerin KDV’ye tabi olduğu,

10. maddesinde, mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde, malın teslimi veya hizmetin yapılması ile vergiyi doğuran olayın gerçekleştiği,

16/1-c maddesinde, Gümrük Kanunundaki transit ve gümrük antrepo rejimleri ile geçici depolama ve serbest bölge hükümlerinin uygulandığı malların tesliminin KDV'den istisna olduğu,

20/1. maddesinde, teslim ve hizmet işlemlerinde matrahın, bu işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel olduğu,

20/2. maddesinde, bedel deyiminin, malı teslim alan veya kendisine hizmet yapılan veyahut bunlar adına hareket edenlerden bu işlemler karşılığında her ne suretle olursa olsun alınan veya bunlarca borçlanılan para, mal ve diğer suretlerde sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaat, hizmet ve değerler toplamını ifade ettiği,

24/c maddesinde, vade farkı, fiyat farkı, faiz, prim gibi çeşitli gelirler ile servis ve benzer adlar altında sağlanan her türlü menfaat, hizmet ve değerlerin matraha dahil edileceği,

48. maddesinde, bu Kanuna göre vergisi ödenmeden veya eksik ödenerek yurda sokulan eşyaların hiç alınmamış veya eksik alınmış Katma Değer Vergileri hakkında Gümrük Kanunundaki esaslara göre işlem yapılacağı, indirim hakkı tanınan işlemlere konu eşyanın serbest dolaşıma girdiği tarihin içinde bulunduğu veya sonraki vergilendirme dönemlerine ilişkin olarak vergi dairesine verilen beyannamelere göre ödenen katma değer vergisi (sorumlu sıfatıyla ödenenler hariç), ithalde hiç ödenmemesi veya eksik ödenmesi nedeniyle tahsili gereken katma değer vergisinden düşüleceği,

Vergi Usul Kanunu’nun;

19. maddesinde, “vergiyi doğuran olay” başlığı altında, vergi alacağının vergi kanunlarının vergiyi bağladıkları olayın vukuu veya hukuki durumun tekemmülü ile doğacağı,

hüküm altına alınmıştır.

3. ÖZELGE ÖRNEKLERİ

Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından verilen 23.07.2013 tarih ve 64597866-KDV-1-108 sayılı özelgede,  KDV Kanunu’nun 1/1, 16/1-c, 24/c ve 35. maddelerine yer verildikten sonra aşağıdaki görüş açıklanmıştır:

İlgide kayıtlı özelge talep formunda; ...A.Ş. nin yurtdışından satın aldığı bakırı (Katot bakır, külçe bakır), Gümrük Yönetmeliğinin 333 üncü maddesi ve Katma Değer Vergisi Kanununun 16/1-c maddesine göre Türkiye gümrük sahası içinde katma değer vergisiz fatura düzenlemek suretiyle şirketinize devrettiği, söz konusu mala ait  KDV nin şirketiniz tarafından ödenip malların millileştirildiği belirtilerek, malın millileşmesinden sonra lehte veya aleyhte oluşabilecek fiyat farkının KDV ye tabi olup olmadığı konusunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

Buna göre, Gümrük Kanunu uyarınca gümrük antrepo rejimi veya geçici depolama hükümlerinin uygulandığı yerlerde bulunan eşyanın, yurt dışından getirilerek bu yerlere konulması ve bu yerlerde teslimi eşya millileşmedikçe KDV den istisna tutulacaktır.

Öte yandan, vade farkı, kur farkı ve sair sebeplerle matrahta değişikliğe yol açan durumlarda KDV uygulaması bakımından ne şekilde hareket edileceğine yönelik açıklamalara 105 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinin E bölümünde yer verilmiştir. Buna göre, işlem gerçekleştikten sonra vade farkı, fiyat farkı ve sair sebeplerle matrahta değişiklik meydana gelmesi halinde düzeltme işlemi, ilk teslim veya hizmetin yapıldığı tarihteki, bir başka deyişle vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu tarihteki durum esas alınarak yapılacaktır.

Ancak daha önce gümrük antrepo rejimine tabi olduğu için KDV istisnası kapsamında teslim edilen bir mal ithal edildikten sonra bu mal gümrük antrepo rejiminin uygulandığı mal olma özelliğini kaybetmekte serbest dolaşıma girmiş bir eşya olmaktadır. Dolayısıyla daha önceki safhalarda istisna kapsamında işlem yapılsa dahi eşyanın serbest dolaşıma girişinden sonra bu eşyanın istisna düzenlemesinden kaynaklanan sonuçlardan yararlanabilmesine imkan bulunmamaktadır.

Bu çerçevede, gümrük antrepo rejimine tabi olduğu için tesliminde KDV istisnası uygulanan bir malın bedelinde bu mal millileştikten sonra meydana gelen değişikliklerin KDV Kanununun 24/c maddesine göre KDV matrahına dahil edilmesi ve bu tutarlar üzerinden genel hükümler çerçevesinde KDV hesaplanması gerekmektedir.”

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından verilen 18.02.2015 tarih ve 39044742-010.01-277 sayılı özelgede ise KDV Kanunu’nun 1/1, 16/1-c, 24/c, 35 ve 48. maddelerine yer verildikten sonra aşağıdaki görüş açıklanmıştır:

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; yurt dışından ithal ettiğiniz pamuğun A tipi gümrüklü antrepoda depolandığı ve ilgili gümrük müdürlüğünün müsaadeleri doğrultusunda söz konusu ürünün yurt içindeki alıcılara antrepoda devir yapılmak suretiyle satıldığı, bu satış işlemiyle ilgili faturanın antrepo beyannamesindeki kilogram miktarı dikkate alınarak düzenlendiği, ancak satışı gerçekleştirdiğiniz firma ile yapılan nihai kontrolde kilogram miktarında fazlalık veya eksiklik tespit edilebildiği, böyle bir tespit yapılması halinde de duruma göre tarafların birbirlerine fatura düzenlediği belirtilerek, söz konusu işlemde katma değer vergisi (KDV) hesaplanıp hesaplanmayacağı ve tevkifat uygulanıp uygulanmayacağı hususlarında Başkanlığımız görüşü sorulmaktadır.

Gümrük Kanunu uyarınca gümrük antrepo rejimi veya geçici depolama hükümlerinin uygulandığı yerlerde bulunan eşyanın, yurt dışından getirilerek bu yerlere konulması ve bu yerlerde teslimi eşya millileşmedikçe KDV'den istisna tutulacaktır.

Gümrük antrepo rejimine tabi olduğu için KDV istisnası kapsamında teslim edilen bir mal ithal edildikten sonra bu mal gümrük antrepo rejiminin uygulandığı mal olma özelliğini kaybettiğinden, bu malın ithal edildikten sonra teslimi genel hükümlere göre KDV'ye tabi olacaktır.

A tipi gümrüklü antrepoda depolanan ve gümrük antrepo rejimine tabi olduğu için antrepoda yurt içindeki alıcılara KDV istisnası uygulanarak teslim edilen malın millileştirilmesi sırasında  KDV hesaplanacak, malın gümrük vergisine esas matrahında bir değişiklik olması halinde meydana gelen değişikliklere KDV Kanununun 48 inci maddesine göre işlem yapılacaktır.

Buna göre, Firmanızca yurt içindeki alıcılara A tipi gümrüklü antrepoda Kanunun 16/1-c maddesindeki istisna kapsamında teslim edilen pamuk millileşmeden oluşan pamuğun kilogram miktarında fazlalık veya eksiklik için KDV hesaplanması veya düzeltme yapılması söz konusu olmayacaktır. Ancak, nihai kontroller sonucu pamuğun kilogram miktarındaki fazlalık veya eksikliklerin pamuğun millileşmesinden sonra ortaya çıkması halinde KDV Kanununun 48 inci maddesine göre işlem yapılacaktır.

4. UYGULAMA ÖRNEKLERİ

Örnek-1: (A) firması yurt dışından ithal ettiği malları, millileştirmeden, gümrüklü bölgedeki antrepoda (B) firmasına 15.3.2017 tarihinde 10.000 USD karşılığında satmıştır. (B) firması bu malları 27.3.2017 tarihinde fiilen ithal etmek suretiyle millileştirmiş ve serbest dolaşıma sokmuştur. (B) firması bu malların bedelini (A) firmasına 17.4.2017 tarihinde ödemiştir.

Fatura tarihi olan 15.3.2017 tarihinde bu mal için 38.000 TL tutarında fatura düzenlenmiş, KDV Kanunu 16/1-c maddesi kapsamında ise istisna uygulanmış ve KDV hesaplanmamıştır. (B) firması bu malı gümrükten fiilen çekerken diğer vergiler ile birlikte %18 KDV’de ödemiştir. 17.4.2017 tarihinde (B) firması 10.000 USD ödeme yapmış, bu tarih itibariyle bu işlemin TL karşılığı ise 40.000 TL olarak hesaplanmıştır.

Özelgelere göre, (A) firması nezdinde oluşan 2.000 TL kur farkı geliri KDV’ye tabidir ve (A) firmasının bu fark için KDV’li fatura tanzim etmesi gerekmektedir.

Oysa (B) firması, 10.000 USD bedeli malı teslim aldığı tarihte peşin ödemiş olsaydı ya da fiili ithal tarihinden (27.3.2017) önce malın bedelini ödemiş olsaydı, özelgelere göre ortaya çıkacak kur farkı KDV’ye tabi olmayacaktı.

Örnek-2: Bir önceki örnekte yer verilen ithalat işlemini miktar farklılığı açısından da işleyebiliriz. Şöyle ki; 15.3.2017 tarihinde teslim edilen malların miktarı 1.000 Kğ’dır. (B) firması kesin ithal işlemi sonrasında (mallar millileştikten sonra) deposunda yaptığı kontrollerde mal miktarının 950 Kğ olduğunu tespit etmiştir. Aradaki 50 Kğ için düzenlenecek fiyat farkı faturasında özelgelere göre KDV hesaplanması gerekmektedir. Oysa aynı fark, mal millileşmeden önce gümrüklü bölgede tespit edilip faturaya bağlanırsa özelgelerdeki yaklaşıma göre KDV söz konusu olmayacaktır.

Örnek uygulamalardan da görüldüğü üzere, aynı işlemin bir gün önce (mal millileşmeden önce) yapılması ile bir gün sonra (mal millileştikten sonra) yapılması arasında KDV uygulamasının bu derece farklı olması, bizce yasal olarak kabul edilebilecek bir durum olmayacaktır kanaatindeyiz. Özelgeler ile bir anlamda yeni bir vergiyi doğuran olay ya da ortada bir matrah olmadığı halde matrahta meydana gelen değişiklik düzenlemesinden hareketle bir matrah yaratılmaktadır düşüncesindeyiz.

5. DEĞERLENDİRME

Özelgelerdeki “…daha önce gümrük antrepo rejimine tabi olduğu için KDV istisnası kapsamında teslim edilen bir mal ithal edildikten sonra bu mal gümrük antrepo rejiminin uygulandığı mal olma özelliğini kaybetmekte serbest dolaşıma girmiş bir eşya olmaktadır. Dolayısıyla daha önceki safhalarda istisna kapsamında işlem yapılsa dahi eşyanın serbest dolaşıma girişinden sonra bu eşyanın istisna düzenlemesinden kaynaklanan sonuçlardan yararlanabilmesine imkan bulunmamaktadır.” görüş ve yaklaşımına maalesef katılamıyoruz.

Bize göre vergiyi doğuran olay olan “teslim” işlemi, Kanunda istisna bir işlem olarak yer alıyorsa, işlemin aslı istisna olduktan sonra bu işleme bağlı olarak ortaya çıkacak diğer tüm farkların da (kur farkı, fiyat farkı, miktar farkı) KDV’den istisna olması gerekir düşüncesindeyiz.

Aksi yaklaşım, yani antrepoda teslim edilen mal eğer millileşmemiş ise kur farkı, fiyat farkı, miktar farkı gibi işlemler nedeniyle vergiyi doğuran olay gerçekleşmeyecek, ama söz konusu mal alıcı tarafından ithal edilerek millileştirilmiş ise aynı işlemler açısından vergiyi doğuran olay gerçekleşecek ve artık bu mal sanki daha öncesinde de yurt içinde istisnaya konu olmayacak şekilde teslim edilmiş gibi kabul edilerek KDV aranılması bize göre vergi tekniği ve mantığı açısından da hatalı bir yaklaşımdır.

KDV Kanununun 10. Maddesine göre, antrepoda malın teslimi ile vergiyi doğuran olay gerçekleşmiştir ve 20/1 maddesine göre teslim işleminin karşılığını teşkil eden bedel KDV matrahıdır, ancak aynı kanunun 16/1-c maddesine göre bu teslim vergiden istisnadır. Dolayısıyla bu işlem artık KDV yönünden vergilenemeyecektir.  

Dolayısıyla,  normal şartlarda işleme esas matrah (bedel) vergiden istisna olduysa, bu bedel ile ilgili olarak sonradan ortaya çıkacak farkların da vergiden istisna olması, gerek genel mantık gerekse muhasebe, vergi ve iktisat mantığının bir gereği olmalıdır. Aksi durumda özelgelere göre, malı antrepoda teslim eden taraf ek bir fark faturası düzenleyecek ise önce alıcıya malı millileştirip millileştirmediğini sorması gerekecektir.

Kanunun 24/c maddesinde matraha dahil olan unsurlar sayılmıştır. Oysa antrepodaki teslim işlemindeki matrah, 16/1-c maddesindeki istisna düzenlemesi ile zaten vergi dışı tutulmuştur. Dolayısıyla vergi dışı tutulan bir matraha sonradan bazı unsurların ilave olabilmesi nasıl bir mantık ile açıklanabilir ki?

Konu şu şekilde de değerlendirilebilir. Yurt içinde bir mal teslimi ya da hizmet ifası KDV’den istisna tutulmuş ise, bu işlemle ilgili sonradan ortaya çıkan kur farkları ya da miktar farklılıkları temelli fiyat farkı faturalarında KDV aranılacak mıdır?

KDV Genel Uygulama Tebliğinin III/A.5.3 no.lu bölümünde “Bedelin döviz cinsinden veya dövize endekslenerek ifade edildiği işlemlerde, bedelin kısmen veya tamamen vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu tarihten sonra ödenmesi halinde, satıcı lehine ortaya çıkan kur farkı esas itibarıyla vade farkı mahiyetinde olduğundan, matrahın bir unsuru olarak vergilendirilmesi gerekmektedir.” düzenlemesi mevcuttur. Görüldüğü gibi, kur farkında KDV aranılabilmesi için öncelikle daha öncesinde vergiyi doğuran bir olay gerçekleşmiş olmaslı ve bu işlemde DV hesaplanmış olmalıdır. Oysa yukarıda detaylı olarak işlenen konumuzda da izah edildiği üzere, Kanunun 16/1-c maddesine göre ana işlem (gümrüklü bölgede antrepoda mal teslimi) vergiden istisnadır. Yani bir KDV matrahı oluşmamaktadır.

Yine KDV Genel Uygulama Tebliğinin, III/B.1.2.2 no.lu bölümünde “Teslim veya hizmetin yapıldığı tarih ile bedelin tahsil edildiği tarih arasında ortaya çıkan lehte kur farkı için satıcı tarafından faturada gösterilen kur farkına, teslim veya hizmetin yapıldığı tarihte bu işlemler için geçerli olan oran uygulanmak suretiyle KDV hesaplanır.” düzenlemesi yer almaktadır. Oysa yazımıza konu işlemlerde, 16/1-c kapsamında istisna uygulandığından, ilk teslim tarihinde herhangi bir KDV oranı söz konusu olmamaktadır.

Yine KDV Genel Uygulama Tebliğinin IV/D.5. no.lu ve “İstisna Kapsamındaki İşlemin Gerçekleştiği Dönemden Sonra Ortaya Çıkan Ödemeler” başlıklı bölümünde; “İstisna kapsamındaki işlemin gerçekleşmesinden sonra, satıcı lehine veya aleyhine bazı ödemeler (vade farkı, kur farkı, reklâmasyon vb.) ortaya çıkabilmektedir. İstisna kapsamındaki işlemlere ilişkin olarak ortaya çıkan bu gibi ödemelerin KDV’ye tabi olması söz konusu değildir. Bu tutarlar KDV matrahını etkilediğinden, iade edilebilecek azami vergi tutarının hesabında dikkate alınmalıdır. İstisna kapsamındaki işlemi gerçekleştiren lehine meydana gelen ödemeler, ortaya çıktıkları ilgili dönem beyannamesinde asıl işlemin beyan usulü doğrultusunda beyan edilir.” düzenlemesi yer almaktadır.

Görüldüğü üzere, bir işlem başlangıcında KDV’den istisna ise, bu işlemle ilgili olarak sonradan ortaya çıkan vade farkı ve kur farkları gibi tutarlarda da KDV hesaplanmayacaktır. Genel tebliğ açıklaması bizce gayet açık ve nettir.

Burada vade farkı mahiyetindeki faturalar ayrıca değerlendirilmelidir kanaatindeyiz. Her ne kadar tebliğde istisna bir işlem için sonradan hesaplanan vade farklarında da KDV hesaplanmaz açıklaması olsa da, vade farkı, mal teslimine bağlı olarak ortaya çıkan kur farkı veya fiyat farkından farklı olarak, satıcının, alıcı borcunu vadesinde ödemediği için hesapladığı bir faizdir ve burada başlı başına ayrı bir finansman işlemi söz konusudur. Bu nedenle, bir mal 16/1-c kapsamında vergiden istisna teslim edişmiş olsa da, sonrasında vade farkı mahiyetinde bir fatura düzenlenmesi halinde KDV hesaplanmalıdır kanaatindeyiz. Ancak tebliğ düzenlemesi vade farkında da KDV hesaplanmamasına gerekçe olabilecek niteliktedir.

6. BA-BS FORMLARINDA YER VERİLECEK TUTARLAR ARASINDAKİ FARKLILIK

396 No.lu VUK Genel Tebliğine göre, ithalat işlemlerinin form Ba ile bildirilmesinde Gümrük Beyannamesi giriş tarihi esas alınacaktır. Tutar olarak ise gümrük kıymetine esas değer dikkate alınacak; bir diğer ifadeyle, Form Ba'nın gümrük beyannamesindeki her türlü masraflar (fatura bedeli, navlun ve sigorta bedeli dahil (CİF) değeri, yurtdışı ve yurtiçi masraflar ve gümrük vergisi) dahil, KDV matrahını oluşturan KDV hariç bedel dikkate alınarak düzenlenmesi gerekmektedir.(Mersin Vergi Dairesi Başkanlığı, 15.7.2011 tarih ve B.07.1.GİB.4.33.15.02-2010/720-14-31 sayılı özelge.)

Yukarıda işlediğimiz konu dahilinde, malı gümrüklü bölgede teslim eden mükellefin Form Bs’de yer vereceği tutar ise, fatura tarihi itibariyle oluşan tutar olacaktır. Zira, Gaziantep Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından verilen 28.3.2011 tarih ve B.07.1.GİB.4.27.15.02-10-1225-VUK-17/-8 sayılı özelgede “396 Sıra No.lu VUK Genel Tebliğinin (2.1.) bölümünde "Yükümlülük kapsamındaki mükelleflerin mal ve/veya hizmet alış/satışlarının aylık dönemler itibariyle bildirilmesi gerekmektedir. Mal ve/veya hizmet alış/satışlarının bildirilecekleri aylık dönemler, bunlara ilişkin belgelerin düzenlenme tarihi dikkate alınarak belirlenir" hükümleri yer almaktadır. Buna göre, gümrük antrepo rejimi kapsamında teslim ettiğiniz ve yurtiçi satış olarak değerlendirilen mal teslimi esas olarak KDV'nin konusuna girmekle birlikte aynı kanun hükümleri ile vergiden istisna edilmiştir. Ancak, bu mal teslimi için fatura düzenlenmesi nedeni ile mal ve hizmet satışlarına ilişkin bildirim formu (Form Bs)'na dahil edilerek bildirimde bulunulması gerekmektedir.” açıklamasına yer verilmiştir.

Diğer taraftan, taslak olarak yayınlanan bir VUK Genel Tebliğinde konu daha net işlenmiştir.[1] Söz konusu taslakta; “(7) Bir malın henüz millileşmeden antrepoda satılması durumunda, malı yurtdışından getiren mükellefin bu malı Form Ba ile bildirmesinde antrepo giriş beyannamesi tarihi dikkate alınarak satıcı vergi kimlik numarasına “5555555555” kodu yazılacaktır. Bu satışın Form Bs ile bildirilmesinde satış için düzenlenen faturanın düzenlenme tarihi dikkate alınarak alıcının yurtiçinde mukim olması halinde alıcıya ait vergi kimlik numarası, alıcının yurtiçinde mukim olmaması halinde ise vergi kimlik numarasına “6666666666” kodu yazılacaktır. Satışa ilişkin faturanın döviz cinsinden düzenlenmesi halinde Türk Lirası karşılığının hesaplanmasında fatura düzenleme tarihindeki Merkez Bankası döviz alış kuru dikkate alınacaktır.” açıklaması yer almaktadır.

Aynı taslak tebliğde ithalat işlemleri açısından ise şu açıklamalara yer verilmiştir: “İthalat işlemlerinin Form Ba ile bildirilmesinde gümrük giriş beyannamesinin kapanış tarihi dikkate alınacaktır. İthalat işlemlerinin Form Ba ile bildirilmesinde tutar alanına 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 21 inci maddesi hükmüne göre belirlenen katma değer vergisi matrahı yazılacaktır. Ayrıca, malın gümrük sahasına getirildikten sonra ithalatın kısım kısım gerçekleşmesi durumunda, her bir işlemin gerçekleştiği tarih dikkate alınarak Form Ba bildirimine dâhil edilecektir. Bir malın antrepoda devir alınarak millileştirilmesi durumunda bu işlemin ithalat işlemi olarak değerlendirilerek Form Ba bildirimi ithalat işlemlerine ilişkin usul ve esaslara göre bildirilmesi gerekmektedir.

Gümrük bölgesindeki antrepoda malın teslim edildiği tarih ile bu malın alıcı ithalatçı tarafından fiilen gümrükten çekilerek yurt içine sokulduğu tarih arasında fark olursa, doğal olarak kur farkı başta olmak üzere, gümrük vergileri ve diğer maliyetler ile birlikte bu malın gümrük kıymetine esas değeri (ithalde alınan KDV’ye esas matrahı) daha farklı bir tutar olacaktır. Bu durumda, alıcının Form Ba’da  yer vereceği tutar ile satıcının Form Bs’de yer vereceği tutar arasında doğal olarak fark olacaktır.

7. SONUÇ

Bir işlem ilk safhasında vergiden istisna ise (ana işlem vergiden istisna ise) bu işleme bağlı olarak oluşan ek işlemlerin de (özel haller hariç) vergiden istisna olmasının genel bir kabul olarak ele alınması gerekir kanaatindeyiz.

Özelgelerdeki “…daha önce gümrük antrepo rejimine tabi olduğu için KDV istisnası kapsamında teslim edilen bir mal ithal edildikten sonra bu mal gümrük antrepo rejiminin uygulandığı mal olma özelliğini kaybetmekte serbest dolaşıma girmiş bir eşya olmaktadır. Dolayısıyla daha önceki safhalarda istisna kapsamında işlem yapılsa dahi eşyanın serbest dolaşıma girişinden sonra bu eşyanın istisna düzenlemesinden kaynaklanan sonuçlardan yararlanabilmesine imkan bulunmamaktadır.” görüş ve yaklaşımına katılamıyoruz.

Kanunun 16/1-c maddesinde antrepoda teslim edilen bir mal vergiden istisna tutuluyorken, bu mal/teslim ile ilgili olarak sonradan düzenlenecek kur farkı, fiyat farkı, miktar farkı gibi ek faturalarda KDV olup olmayacağının Kanundaki genel kurallara bağlanmayıp; malın halen gümrük bölgesinde olup olmadığına (millileştirilip millileştirilmediğine) göre değerlendirilmesi bizce vergi tekniği ve genel kabuller açısından hatalıdır düşüncesindeyiz. Kaldı ki KDV Genel Uygulama Tebliğinde yer verildiği üzere,  istisna kapsamındaki işlemin gerçekleşmesinden sonra, satıcı lehine veya aleyhine istisna kapsamındaki işlemlere ilişkin olarak ortaya çıkan ödemelerin (vade farkı, kur farkı, reklâmasyon vb.) KDV’ye tabi olması söz konusu değildir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SAT-KİRALA-GERİ AL İŞLEMİNDE ÖZELLİK ARZ EDEN MUHASEBE KAYITLARI VE İŞLEMLER

KANUNEN KABUL EDİLMEYEN GİDER (KKEG) YAZMAK VERGİSEL YÖNDEN TÜM SORUNLARI ÇÖZER, VERGİSEL RİSKLERİ KALDIRIR MI?

KURUMLAR VERGİSİ BEYANNAMESİNDE DİĞER İNDİRİM SATIRININ KULLANIMI İLE BAZI İSTİSNA KAZANÇLARIN BEYANNAMEDE VE KÂR DAĞITIM TABLOSUNDA GÖSTERİMİ VE MUHASEBE KAYITLARI HAKKINDA ÖZELLİK ARZ EDEN KONULAR